Riskli Bebek terimi kısaca, gebelik döneminde, doğum sırasında ya da hemen doğum sonrasında yaşanan sorunlara bağlı olarak, bir ya da daha fazla gelişimsel alanda, nörolojik açıdan gerilik görülebilecek bebekleri ifade eder.
Örnek olarak; Prematüre bebekler, doğum sırasında oksijensiz kalan bebekler, beyin kanaması geçiren bebekler ve nörolojik tanı almış diğer bebekler riskli bebeklerdir.
Riskli bebek, negatif çevresel ve biyolojik faktör öyküsü olup, bu faktörlerin nöromotor gelişim problemlerine yol açabildiği bebek olarak tanımlanmaktadır. Riskli bebekler doğum ağırlığı, gebelik yaşı ve patofizyolojik problemlere göre sınıflandırılmaktadır. Buna göre özellikle 1500 gr altı ve 32 hafta altı doğan prematüre bebekler, hipoksik iskemik ensefalopati (HİE), periventriküler lökomalazi (PVL), intraventriküler kanama (İVK), intrauterin gelişme geriliği (IUGR) gibi nedenlerden dolayı nörolojik problemi bulunan bebekler riskli bebek grubuna dahil edilmektedir
Riskli Bebek; gebelikte, doğum sırasında ya da doğum sonrası yaşanan sorunlara bağlı olarak bir ya da daha fazla gelişimsel alanda nörolojik sorunların ortaya çıkmasıyla görülen;
* Gelişim basamaklarında gecikme
* Postür (vücut pozisyonu)kaslarında zayıflık
* Erken dönemde emme-yutma becerilerinde eksiklik- dil gelişiminin gecikmesi
* Kendi kendini sakinleştirememe
* Sürekli huzursuzluk
* Hareket etmekten kaçınma ya da aşırı uyarana ihtiyaç duyma
* Aşırı hareketlilik gibi duyu bütünleme problemleri ile
* Davranışsal sorunlar ve psikososyal problemler açısından risk altında olan bebekleri ifade etmek için kullanılmaktadır.
* Erken müdahale ya da bilinen adıyla “Early Intervention”, neonatal dönemden başlayıp 24 aya kadar uygulanan fizyoterapi ve rehabilitasyon yaklaşımlarını içermektedir. Fizyoterapi ve rehabilitasyon yaklaşımlarında temel 2 amaç;
* Beyin plastisitesinden kaynaklanan hızlı öğrenme yeteneğini kullanarak normal fonksiyonel hareketlerin kazandırılması ve normal duyu girdisinin verilmesi
Çocuğun fizyolojik ve anatomik yetersizlikleri ve çevresel sınırlılıkları içerisinde fiziksel, bilişsel, psikolojik ve sosyal açılardan mümkün olabilen en bağımsız seviyelere ulaştırılmasıdır.